Etiket: Biz

180 – Yevgeni Zamyatin – Biz

20 Ocak’ta başladım okumaya. Bir süre önce okuduğum bir kitabın tanıtım yazısında görmüştüm bu kitabın adını okumak bu güne nasipmiş. 5 Şubat akşamı bitirdim. Aslında şöyle düşününce özel bir günde bitti 6 Şubat depremlerinin yıl dönümü gecesi. Bundan tam 1 yıl önce bu gece anlatılmaz bir sarsıntı ve gürültüyle uyanmıştık Türkiye’nin neredeyse yarısı gibi. Yüzbinlerce insan öldü, milyonlarcası hayatının kalanını bu depremin etkileri ile birlikte yaşamak zorunda kalarak etkilendi. Allah ölenlere rahmet eylesin. Kalanlar için işe yapılabilecek ne kadar şey varsa da hiç birşeyin yaralarını saracağını maalesef düşünemiyorum. Ben bile o geceki dehşeti merkez üssünden 500 kilometre uzakta yaşadığım halde kafamdan söküp atamıyorum. Merkez üssünde ya da en çok hasar verdiği Antakya’da buna maruz kalanların ömrü boyunca bunu unutabilmeli mümkün değildir. Depremden sonra aylarca uyku uyuyamadım. Seslerden ve titreşimlerden etkilendim ve hala da etkilenmeye devam ediyorum. Değil deprem görüntülerini izlemek lafının edildiği ortamdan bile rahatsızlık duyuyorum. Allah tüm dünyaya, tüm insanlığa böyle bir felaketi bir daha yaşatmasın. Kitaptan söz edersek, içinde yaşadığımızdan daha kötü olup olmadığı konusunda tereddüt ettiğim bir distopya. Dünya çapında yaşanan ikiyüzyıl savaşlarının ardından yüksek duvarların ardında kurulan matematiksel bir ulustan bahsediyor. Bu ulusu “Velinimet” adı verilen bir TEKADAM yönetiyor. Kitabın ilerleyen kısımlarında bu TEKADAM rejiminin çöküşünü de görürmüyüz diye sonuna kadar heyecanla okudum siz de okuyun.

“Evet, evet doğru… Size söylüyorum, sonsuzluk diye bir şey yok. Eğer dünya sonsuz olsaydı, maddenin ortalama yoğunluğu sıfıra eşit olurdu. Ama sıfır değil, bu nedenle biliyoruz ki evrenin bir sonu var. Evrenin küresel şeklinden ve yarıçapının karesi, yani y² ortalama yoğunluğa eşit ve çarpı… Geriye sadece katsayıyı hesaplamam kaldı ve… Anlıyorsunuz değil mi? Her şey tamam, her şey basit, her şey hesaplanabilir. Böylece felsefi anlamda kazanıyoruz, anlıyorsunuz değil mi? Ama siz saygıdeğer beyefendi, böyle bağırıp çağırarak hesabımı bitirmeme engel oluyorsunuz.”