35 – Yaşar Kemal – Çakırcalı Efe

26 Ağustos Cumartesi akşamında Ermenek’te başladım okumaya ve 3 Eylül Pazar sabahı Ermenek’te balkonda kuş cıvıltıları arasında bitirdim. Destan ve hikaye kirmasi bir kitaptı okuduğum en şahane epik hikayelerdendi dili çok yalın ve gerçekçi.

“Ta Konya’ya gittiler. Konya Ovası’nı bir uçtan bir uca geçip Ermeneğe, oradaki yörüklere vardılar. Burada ancak bir ay kadar kalabildiler. Efe bu Yörüklerde sıkılıyordu. Bunları denememişti. Hem bunlar Çakırcalının kadrini ötekiler kadar bilemezlerdi. Ne de olsa onu uzaktan uzağa duymuşlardı. Hem Egedeki dost yatak casus ağı burada yoktu. Kolay kolay olamazdı. Hükümet burada olduğunu bir duyarsa yakalayıverirdi. Nereye saklanıp, nereye kaçacaktı. Allah için bu Yörükler de saygıda kusur etmiyorlardı. İstediği önünde istemediği ardındaydı. Korkuyorlar mıydı, seviyorlar mıydı, belli değildi. Ama konuksever insanlardı bu Yörükler.

Bir akşam Ermenek dağlarından yola düştüler. Bir Yörük göçü ile dönüyorlardı her biri yörük kılığına girmiş, tüfekleri develeri saklamışlar, atlara binmişlerdi. Yanlarında bir de, çoluk çocuğuyla yörük ailesi vardı. Çakırcalı onların arkadaşlıklarından dolayı, ömürleri boyunca kazanamayacakları bir para vermişti ellerine.

Yörük göçü yirmi, yirmibeş günde Ermenekten Babadağ eteklerine geldi. Bir Yörük aşiretine misafir oldu. Sağa sola haber saldı. Eski yataklar, haberciler geldiler. Çakırcalı bulunmadığı zamanlarda olanı biteni bir bir öğrendi.”

Yorum bırakın