25 Eylül akşamı başladım okumaya 1 Ekim akşamı yani 7 günde bitirdim. Bir son dönem Yaşar Kemal klasiği. Usta yine destan anlatmış. Efsunlu bir şeyler var anlatımında mistik bir koku. Temelinde anadolu insanı olan son derece insanı duygularla sanki kendi aklından geçenlerin muhasebesini yaparmış gibi okuyorsunuz kitabı baştan sona.
“Onlar, yaşadıkları sürece, bir kuytuda bitmiş som mavi bir çiçeğe dokunmaya kıyamadan, gözleriyle olsun bir kezcik hiç okşamışlar mıdır, iliklerine kadar sevinçten titreyip, iliklerine kadar bir mavi sevince kesmişler midir? Bir yağmur yeli sonrası, inen iri damlalar dünyayı toprak kokusuna boğmuşken, içleri pır pır ederek, derin derin bu dünyanın güzel kokusunu ciğerlerinin köküne kadar içlerine çekmiş, şu dünyaya, doğacak güne, toprağı yaran filize, açtı açacak tomurcuğa, bir çocuğun kapıp koyverdiği gülüşüne hayran kalmış, yaşama bir kez minnet duymuş, çok şükür dünyaya gelişimize, demişler midir? Şu deniz beyazken bir yaratılışın, ışığın, tanyerlerinin yeliyle birlikte esmesinin güzelliğinde, tadında eriyip, bu tansığa karışıp uçmuş gitmişler midir?
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.